Sağlık Oyunlaştırması

Tarafından gönderildi: Ali Cevat Ünsal Yorumlar: 0

Sağlık Oyunlaştırması

Gamification Europe gün temalarından birisi de sağlık oyunlaştırmasıydı. Sağlık oyunlaştırması genellikle sağlıklı yaşam için yapılması gerekenlerin kurgulandığı planlardan oluşur.

Sağlık oyunlaştırması kapsamında en popüler konu spor yapmaktır. Bu konuda yardımcı olacak binlerce uygulama olduğu gibi, spor merkezlerinde destek olabilecek eğitmenlere de ulaşılabilir. Spor yapmak konusunda gönüllüyseniz bütün odağınızı bu yönde geliştirir ve daha bilinçli bir şekilde gözümüzün önünde akan tüm bilgileri yorumlarız.

Yapılan bir araştırmada insanların yalnızca %3’ü yeni alışkanlıklara açık ve hazırdır. Kalan %97’lik kısmın %20’si ilgili ama harekete geçmeye bir şekilde hazır değil. Kalan %20 yeni bir alışkanlık veya değişim için ilgili fakat gerekli farkındalığa sahip değil. Diğer kısımda kalan büyük çoğunluk ise ne ilgili ne de hazır. Kitleleri harekete geçirebilecek en büyük gösterge ise rol model olmaktır. Gözlemleyebilecekleri, konuşabilecekleri ve takip edebilecekleri değişime ayak uyduran kişiler var oldukça kalan kısımdakilerde isteklilik, ilgi ve hareket artar.

Spor Oyunlaştırması

Spor oyunlaştırmasında ana destek olan uygulama ve fitness eğitmenleri dışında, yararlanabileceğimiz binlerce makale, görüş bildiren sosyal medya içeriği de alternatiftir. Hatta bazı markalar sorumluluk gereği, sattıkları ürünler ile birlikte de buna benzer çeşitli tüyo, yönlendirme ve faydalı bilgi de paylaşmaktadır. Yani aldığınız bir spor ayakkabısının etiketinde yazılan maddeleri bile uygulasanız küçümsenemeyecek bir yol izlersiniz.

Fakat tüm bunlar bir yere kadar işe yarar. Sonrasında ne olduğunu bile fark etmeden bu motivasyonu kaybederiz. Yoğun günlük yaşamımızda zar zor oluşturduğumuz spor rutinimiz bir şekilde değişmeye başlar ve büyü bozulur. Peki ne oluyor? Akla gelen ilk cevap motivasyondur. Yani bizi spor salonuna üye yapan, fitness uygulaması indirmeyi teşvik eden hatta çevremizde bir kulis oluşturup arkadaşlarımızı da tabiri caizse gaza getiren o motivasyon uçup gider.

Spor salonuna yazılıp gitmemek konusu ilginç bir durum gibi görünse de toplam üye sayısını aynı anda hizmet veremeyecekleri için gereklidir. Daha doğrusu bireylerin yazılıp gitmemeleri fitness salonlarının bir yerde yaşam döngüleri için gerekli bir olaydır. Peki bizim gitmememizin sebebi nedir?

Heves mi Motivasyon mu?

Bir hevesle alınıp başlanan ama bir türlü tamamlanamayan puzzle gibi spora başlayıp devam ettirememek… Motivasyonu kaybetmenin temel sebebini aslında BJ Fogg tüme varım davranış döngüsüyle açıklar. Aslında bir konuda atım atmak isterken onun alt kısımda kalan parçacıklarını düşünmeyiz. Hevesle başladığımız spora gitme fikri de buna benzer birçok alt kırılım içerir. İşte biz alt kırılım ile baş başa kaldığımızda fazla direnemez ve vazgeçmeye yeterli sebep oluşturur. Bugün, bu hafta hatta bu ay çok yoğun oluyor bir sonrakinde telafi ederiz deriz. Ya da birlikte gidebileceğimiz arkadaşımız olmadığı için vazgeçeriz. Ya yer uzaktır ya eğitmenler ilgilenmiyordur. Ya da çok alakasız bir spor aletinin eksikliği bizi vazgeçirmeye sebep olabilir.

İşte tüm bu motivasyon kırıcılar karşısında daha güçlü sağlam bir plan oluşturmamız gerekir. Bu planı daha pratik, eğlenceli ve güçlü hale getirebilmek için de oyunlaştırılmış bir kurgu gerekir. Fogg’un dediği gibi başlayacağın yeni davranış veya alışkanlık için alt kırılım hesabı yapmak ilk adımımız. Spor salonu ise; mesafe, hijyen, sosyal alanı, malzeme ve eğitmen kapasitesi gibi maddeleri iyi araştırmalıyız. Hedefimiz Mr. Bean gibi girip 6 ayda Sylvester Stallone gibi bir vücut yapmak olmamalıdır. Hedefi daha gerçeğe yakın seçmeliyiz. Kendimizi ilk başta çok yormayacak bir aylık plan yapıp diğer tüm planlarımızı buna göre düzenlemeliyiz. Bütçemize uygun bir planla başlamalı, ilk başlardan büyük paralar ödememeliyiz.

Oyunlaştırma yaparken nelere dikkat etmeliyiz?

  • Hedefimizi potansiyelimize göre belirlemeliyiz. (Hayatımızda koştuğumuz en uzun mesafe 5 km ise asla tam maraton gibi eforlu hedeflere girişmemeliyiz.
  • Kendi ekibimizle ya da sosyal medya üzerinden bir ekip ile senkronize olmalıyız. (Spor salonundan, sosyal medyadaki arkadaş grubundan dahil olabilecek kişilerle ortak bir platform üzerinden süre, sayı ya da ekran görüntüsü paylaşabileceğimiz bir grup oluşturabiliriz.)
  • Ekip içi görevleri oluştururken herkesin uyacağı zamanları netleştirmeliyiz. (Kimi hafta içi müsaitken kimisi de hafta sonu görevleri yerine getirebilir.)
  • Rakipli ya da rakipsiz meydan okumalarda (challenge) baştan belirlenmiş kota, süre gibi metriklerimizi oluşturmalıyız. (Bu metrikler sonradan değiştirilmemeli ama çok baskılayıcı da olmamalı.)
  • Görevlere ek hamle ve yatırımlar ödüllendirilmelidir. (Spor için yeni bir ayakkabı almak, yeni bir beslenme düzenine geçmek…)
  • Topluca hareket edilebilecek organizasyonlar düzenlenebilir, Öneriler ödüllendirilebilir. (Yeni rota, yeni uygulama veya dikkat edilmesi gerekenler türünden içerikler.)
  • Ekibin ana odağı spor yapmak olabilir fakat bu esnada sosyalleşmeyi de ihmal etmemeliyiz. (Bizi spor odaklı motivasyon düşse dahi sosyalleşmenin etkisiyle devam edilme olasılığı yüksek olur.)
  • Tüm çalışmaları, sayı ve süreleri hatta rekorları günlük olarak not etmeli ve buna göre bir gelişim eğrisi oluşturmalısınız. Gördüğünüz istatistikler aklınızdakinden daha çok motive edecektir.

Ali Cevat Ünsal
Lead Gamification & Experience Designer

[single_loop]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir